Bazen yolunu kaybetmiş bir güvercinin çırpınışları, bazen liseli bir gencin haykırışları. Hani o ağaç gövdelerine, sahildeki banklara yazıla var ya. İşte tam da o.
Aşk…
“birlikte aynı yöne bakmaktır.” birine göre. “umudunu kaybetmeden bekleyebilmektir.” bir başkası. “bir kere sesini duysam, bu bana yeter diyebilmektir.” diyen de var.
Ama illa ki aşk…
Bir sabah uyandığında aklına düşen o amansız, karşı koyulmaz duygudur. Senden uzaktaysa sevdiceğin, vuslat uzaktaysa bir o kadar ve kalabalığın içinde tek başına hissettiysen, o vakit karnına giren ağrıdır aşk. Birlikte yürüdüğünüz yollardan tek başına geçerken yanağından süzülen bir damla gözyaşıdır. Hani çölleri yeşertmeye yetecek olan ve fakat göz pınarlarını çölleştiren bir damla.
Dillere destan olan kahramanların dağları delmesini, çölleri aşmasını sağlayan o yüce duygudur aşk. Yalnız bir çölü aştıramaz sana: O göz pınarlarının çöl halini! Dillere destan olmasına da gerek yok, kimseciklerin bilmesine de. Kol kola yürüyen ihtiyar bir çiftin göz göze gelip gülümsemesidir aşk. Ya da babaannemin, tarlada çalışan dedeme, “yoruldun bey, gel gölgede bir ayran iç, daha yenice çalkadım” demesidir aşk.
Sözün kısası; dünyayı yaşanılabilir kılan yegane duygudur aşk.
Yaşasın aşk!!!
16/06/2007 ~ 10:40
0 yorum:
Yorum Gönder