Son Eklenenler

25 Haziran 2009

Kıyıda


Başını kaldırdı. Önündeki uçsuz bucaksız maviliğe baktı. Dalgalar ağır ağır vuruyordu. Düşündü. Tüm gün, yaptıklarını düşündü ve aklında kalan koca bir hiçti. Tek yaptığı gündoğumundan beri, şu an bulunduğu kayalıkta oturmaktaydı.
Gece uyku tutmamış, o da kendini sahile atmıştı. Günün ilk ışıklarıyla birlikte, karşıya yolcu taşıyan motorlar işlemeye ve insanlar günlük hayatın karmaşasına başlamıştı. Kimisi aceleyle, motora yetişebilmek için koşuyor; kimisi oturmuş, çayından ilk yudumu alıyordu. Peki ya o?
O, hayatının son beş yılını düşünüyordu. Ne fırtınalar atlatmıştı! Kimlere karşı gelmemişti ki! Sonuçta şimdi burada yalnız başına oturuyordu. Yalnız.
Başını kaldırdı. Önündeki uçsuz bucaksız maviliğe daldı. Dalgalar hırçınlaşmıştı. Düşündü. Yıllar boyunca yaptıklarını düşündü ve anladı ki geçen sadece zamandı.

12/06/2009 ~ 20:09
Çanakkale

15 Haziran 2009

Ayrılık




Saat geceyarısına yaklaşırken boş peronda sesi duyuldu muavinin:
-İstanbul yolcusu kalmasın!
Tam bu anda genç çift tutkuyla birbirine sarıldı. Hiç bitmesin istenen bir kucaklaşmaydı bu. Boyunlarını kokladılar birbirlerinin. Başlarını hafifçe kaldırdıklarında gözleri birbirlerine değdi. İki ruh değmişti birbirine, gözler aracılığıyla. Daha sıkı sarıldılar. Biliyorlardı ki, biraz daha baksalar gözlerinin içine ikisi de tutamayacaklardı gözyaşlarını. Erkek kızın sırtında gezdirdi elini. Hafifçe. Adeta kırılgan bir tanrıça heykeline dokunur gibi. Kız erkeğin boynunu öpmeye başladı, küçük bir çocuğu öper gibi. Şefkatle, aşk dolu. Erkek kızın dudaklarına yöneldi. Başını yana kaçırdı kız.
Olmamalıydı bu son öpücük. Onu delice öpmek istemesine rağmen tutmalıydı kendini. Dudaklarını sonsuza dek mühürlemişti çünkü. Yoksa geri kalan hayatı boyunca yanacaktı dudakları ardında bıraktığı aşkın ateşiyle.
Yavaşça vücutları ayrılırken birbirinden, kız kollarını oğlanın boynuna doladıç Yine birbirlerine bakmadan ve tek kelime etmeden bir süre öylece kaldılar. Sonra ağır ağır uzaklaştı omuzları.
Ayrılık vakti yaklaşmıştı. Kız şiddetle sarıldı erkeğe ve daha karşısındaki kollarını saramadan ayrıldı, arkasını döndü ve gitti. Giderken yanağından damlalar süzülüyordu.
Erkek, otobüsün ayrılışını izledi, hareketsizce, donuk gözlerle. Sadece baktı. Yüzünün kıvrımları, gözyaşlarının içine aktığının kanıtı gibiydi.


11/06/2009 ~ 23:10
İzmir Otogarı


Fotoğrafın kaynağı

10 Haziran 2009

Yaz Geldi


Masa başında, şakağından ter damlalarının akışını hissetmek ve fakat okumaya devam etmek. Yanına aldığın içeceğin varlığını unutmak. Halbuki serinlemek için almıştın. Şu uçsuz bucaksız adına internet denilen alemde, fazladan bir kelime daha okumak için, bir fotoğrafa daha bakıp düşünmek için bunca zahmete katlanmak. Çok güzel.
Güzel olmasına güzel de, havalar iyiden iyiye ısındı. Hatta ısındı demek yetmez, kavurucu sıcaklar başladı. Haliyle bilgisayarın başında oturmak giderek zorlaşıyor. Buna çare yok mu derseniz, olmaz mı! İşte bu arkadaşın yaptığı gibi, attım masayı balkona, başladım yarım kalan işleri sürdürmeye: Yazıyorum. Yaz geldi.

Fotoğrafın kaynağı

08 Haziran 2009

Bir Gün Her Blogger Gazeteye Çıkacak


Merhaba.
Habertürk Gazetesi'nden haberiniz vardır büyük olasılıkla. Fakat haberinizin olmadığı bir köşesi/sayfası olabilir bu gazetenin: Web Günlüğü. Gazetenin 20. sayfasında her gün 5 blog alıntı yapılarak tanıtılıyormuş. Ve 2 Haziran sayısında, o tarihteki en güncel başlığı alıntılayarak blogumu tanıtmışlar.
Ne kadar sevindim bilemezsiniz. Hem böyle bir sayfada yer almış olmaktan hem de blog yazan arkadaşlara böyle bir fırsat sunulduğu için. Teşekkürler Habertürk.