Son Eklenenler

15 Kasım 2007

Postane, Gelmeyen Evrak ve Turnikeler Üzerine

Dün yaşadığım bir olayı yazmadan edemedim. Biraz sıkıcı olabileceği düşüncesiyle okumayı burada sonlandırabilirsiniz. Devam edeyim.
Dört yıllık bir fakülte mezunu olarak gerek lisansüstü eğitime başlamak gerek akademisyen olma hayalleri gerekse askere biraz daha geç gitmek için malumunuz Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Sınavı(ALES)'na başvurdum. Tabi çalışmalarımın son günlerinde olduğum bu hafta içerisinde sınava giriş belgemin gelmesini bekledim. Hala da beklemekteyim.
Sınava bir haftadan az kalmış olmasına rağmen elime ulaşmayan belgem için ben yollara düşmeye karar verdim. İlk adım olarak postaneyi aradım. Tabi postanın nerede olduğunu onlar da telefonda bana söyleyemediler. Sabah 8:00'dan önce postaneye gitmemi ve orada mektupların tasnif edildiği yere sormamı söylediler.
Ertesi sabah, yani dün, postaneye gittim. Gittim gitmesine de 7:15 gibi orada olduğumdan, kapıdaki görevli en az 7:30'a kadar beklemem gerektiğini, yan taraftaki salonda oturabileceğimi söyledi. Teşekkür edip yan taraftaki salona geçtim. Oturdum ve oturduğum yerden kapıdan giren çalışanları izlemeye başladım. Ve olaylar gelişmeye başladı.
Kapıdan girip turnikelerde giriş kartlarını kullanan insanları gördükçe içim içime sığmadı. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Gülme nedenim de şu:
Normal şartlarda beliniz seviyesindeki bir cihaza sahip olduğunuz manyetik kartı nasıl gösterirsiniz? Kartı elinizle cihaza yaklaştırırsınız değil mi? İşte orada o dediğiniz seçenek en sonda!
İlk gördüğüm kişi cihaza montunun cebini uzattı. Elini cebine atıp kartı çıkarmaya üşendi sanırım. "Cebinde akrep var" gibisinden. Biraz sonra bir bayan çalışan çantasını omzundan çıkarıp cihaza yaklaştırdı. Çanta küçük ve şişkin olduğundan fermuarı açmak istememiş olabilir. Bir diğer bay kapıdan girdikten sonra boynunda giriş kartı olduğu halde cihazın önünden eğildi. Çömeldi yani. Sonra da kartı okutup turnikeden geçti. İlk iki kişiden sonra bu son bayın yaptığı daha çok garibime gitti. Turnikelerden geçenleri daha dikkatli izlemeye başladım. Asıl garipliğin yaklaşmakta olduğunu nereden bilebilirdim ki. İki bay kapıdan girdiler ve turnikelere yaklaştılar. Birisi kartını cebinden çıkarıp cihaz tuttu ve geçti. Diğeri ise artistik bir hareketle kendi etrafında yarım bir dönüş yaptıktan sonra cüzdanını koymuş olduğu pantolonun sağ arka cebini cihaza yaklaştırdı. Dondum bir an bu adam ne yapıyor böyle diye. Cihazdan diğerlerinin geçişi sırasında olduğu gibi bir ses işittim. Ve kahramanımız turnikeden geçip işinin başına doğru yolunu aldı.
O gün saat 8:30'a kadar bekleyip bizim sokağa bakan dağıtıcının gelmesini bekledikten sonra danışmadan telefonla ilgili birimi arayıp bir posta beklediğimi söyledim. 20 dk. kadar sonra böyle bir postanın kendilerine henüz ulaşmadığını bildirdiler.
Daha sonra eve dönüp ÖSYM bürosunu aradım. Belgenin elime ulaşmaması durumunda kendilerine gidip yeni bir belge çıkartabileceğimi fakat bu işlemin perşembe, cuma ve cumartesi günü yapılabileceğini söylediler.
Anlattığım olayları salı günü yaşadım. Bugün çarşamba idi perşembeye döndü. Sınavım pazar günü. Ben hala postacı bekliyorum...

5 yorum:

MerovingiaN dedi ki...

dostum izlenimlerini okuyunca (ozellikle cuzdandaki id-karti kivrak vucut hareketleriyle makinaya okutani) gulmemek icin kendimi tutmak yerine katila katila guldum. yurdum insani muhabbeti yapmak istemiyorum.ama baska bir secenek kalmiyor bu durumda...
herneyse, sinav giris karti ile ilgili sorununu bir sekilde cozdugunu umuyorum ve sana bugunku sinavda yurekten basarilar diliyorum...

//sevgiler

egemavisi dedi ki...

Yurdum insanı farklıdır. Özeldir. Eşi benzeri yoktur.
Sorun kalmadı. Ve sınava girdim. İyiydi de.
Yeni maceramız sonuç belgesinin gelme süreci.

7.oda dedi ki...

haha bence gayet enceli hale getirmişler kart okuma işlemini çalışanlar.. pratik zeka :)))))

egemavisi dedi ki...

Sabahın köründe(yani bana göre) böyle bir eğlence anlayışı düşünemiyorum. Pratik zeka derseniz, fazlasıyla mevcut. Takdir ettim kendilerini.

7.oda dedi ki...

insan her gün sabahın köründe işe gidiyorsa (ben gibi) o zaman bu sabahın körü anlarını bile eğlenceli yapmayı öğreniyor zamanla :) tabi neşe ruhuna hakimse :) yoksa gecenin köründe bile suratsız insan çook :)

Yorum Gönder