Geçen gün Kıbrıs Şerhitleri'nde yürürken soğuktan fazla etkilenmemek için her zaman yaptığım gibi böyle mağazalara girip vitrinlere bakıyordum. Hani öyle alışveriş manyağı birisi de değilimdir. Daha doğrusu istediğimi bir türlü bulabilen birisi değilim. Mutlaka bir yerinde eksiklik/fazlalık oluyor. Örnek mi?
Diyelim ki kendime bir tişört alacağım. Uzun veya kısa kollu. Uzun kollu alacaksam şöyle bir bakarım. Bileklerinde, böyle kolunun ucunda manşet olmayacak. Ondan sonra önünde öyle koca koca, beni yürüyen panoya benzetecek marka olmayacak. Zaten marka giydiğim söylenemez ya. (Üniversiteyi kazanana kadar kıyafetlerimi babam alır, eve getirirdi. Ben de giyerdim. Babam zevk sahibidir, o ayrı.) Başka başka, v yaka olmayacak. Hayatta giyemem. Bisiklet yaka giyerim ekseriyetle. Lacoste tarzı yakalı da giydiğim olur arada, ki babam hep öyle giymemi ister. Önünde gömlek gibi cep olmayacak. Hiçbir şeyi beğenmiyorum, di mi? Bu kadar sayıp dökünce ortaya çıktı. :)
Nereye gelecektim. Hıhh. İşte ben böyle seçiciyken, zamanıda bir mont/gömlek arası ne idüğü belirsiz bir giysi almışım. Hani kaç kez giydiğimi saysak, on ya eder ya etmez. Öyle durur dolabımda. Ama kimseye de kıyıp da veremem. Hatta aman yakası bozulmasın diye de özen gösteririm. Niyedir bilmem. Sadece öyle işte.
Demem o ki, kişisel tarihimin en salak alışverişidir kendisi. İlan ederim buradan.
Bu konuyu bana ulaştıran Vladimir'e teşekkürler. Tabi her mimin bir gelişi bir de gidişi var, değil mi? Sevgili Gülş, sevgili tanrıçamız Goddess Artemis ve Nurum, mimlendiniz efendim. En yakın zamanda yazılarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere.
Diyelim ki kendime bir tişört alacağım. Uzun veya kısa kollu. Uzun kollu alacaksam şöyle bir bakarım. Bileklerinde, böyle kolunun ucunda manşet olmayacak. Ondan sonra önünde öyle koca koca, beni yürüyen panoya benzetecek marka olmayacak. Zaten marka giydiğim söylenemez ya. (Üniversiteyi kazanana kadar kıyafetlerimi babam alır, eve getirirdi. Ben de giyerdim. Babam zevk sahibidir, o ayrı.) Başka başka, v yaka olmayacak. Hayatta giyemem. Bisiklet yaka giyerim ekseriyetle. Lacoste tarzı yakalı da giydiğim olur arada, ki babam hep öyle giymemi ister. Önünde gömlek gibi cep olmayacak. Hiçbir şeyi beğenmiyorum, di mi? Bu kadar sayıp dökünce ortaya çıktı. :)
Nereye gelecektim. Hıhh. İşte ben böyle seçiciyken, zamanıda bir mont/gömlek arası ne idüğü belirsiz bir giysi almışım. Hani kaç kez giydiğimi saysak, on ya eder ya etmez. Öyle durur dolabımda. Ama kimseye de kıyıp da veremem. Hatta aman yakası bozulmasın diye de özen gösteririm. Niyedir bilmem. Sadece öyle işte.
Demem o ki, kişisel tarihimin en salak alışverişidir kendisi. İlan ederim buradan.
Bu konuyu bana ulaştıran Vladimir'e teşekkürler. Tabi her mimin bir gelişi bir de gidişi var, değil mi? Sevgili Gülş, sevgili tanrıçamız Goddess Artemis ve Nurum, mimlendiniz efendim. En yakın zamanda yazılarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere.
6 yorum:
Evet insanın alıştığı bir giyim tarzı var, bazen farklı bi rşey denemek istiyor. Satın alsa da eve getirince fazla içine sinmiyor, bi rkenara terkedilebiliyor.
Dediğiniz gibi gerçekten. Bakalım, tek umudum iş hayatı. İşe başlayınca değişti değişti, değişmedi, ne yapalım, beni böyle kabul edeceksiniz. :)
Miminizi memnuniyetle kabul ettim. Tanju Okan'ı beğendiyseniz, bunlar da hoşunuza gidecektir:
Tragoudhia Apo Tin Poli Stin Athina (*)
ve
Sarı Zeybek
İyi dinlemeler :o)
Miminize yanıt verdim:
1 Mimdir 2 Mimdir 3 Mimdir
(Üniversiteyi kazanana kadar kıyafetlerimi babam alır, eve getirirdi. Ben de giyerdim. Babam zevk sahibidir, o ayrı.)
burdaki "ben" ben olıyım, babanız da annem olsun, ha işte o benim. ki bu "annenin alıp getirdiği kıyafeti giyme" şeysi hala devam ediyor. (ha bi da, bu sene mezun oluyorum.) =)
Sevgili Cien Anos De Soledad,
Öncelikle hoş geldiniz. Bazen düşünüyorum da, bu kıyafetleri babamın alması daha kolay oluyordu sanki. Zira istediğini bulmak her zaman mümkün olmuyor.
Mezun olmanız konusunda da, başarılar dilerim ve şimdiden tebrikler.
Not: Blogroll ve rss okuyucuya da ekledim blogunuzu.
Görüşmek üzere.
Yorum Gönder