Sen bu satırları okurken ben ne yapıyor olacağım? Hiçbir fikrim yok. Ya ben bu satırları yazarken sen ne yapıyorsun? Üzgünüm. Bunun hakkında da bir fikrim yok. Şu halde bir sorun da yok.
Sana sadece şunu söylemek isterim –başta söylüyorum sonda söylemem gerekeni ya– Senden kopamadım. Ne zaman penceremden dışarı baksam, masmavi gökyüzü altında yeşeren kırları, tomurcuklanan kır çiçeklerini görsem sen geliyorsun gözümün önüne. Umuda kanat çırpan bir kelebek, kozasını delen bir kelebek, hepsi sen.
Düşen cemrede sen varsın. İşte bak bugün yenigün. Bahar geldi. Kapıma koşuyorum hemen sen geldin diye.
Ne zaman bir su kenarından geçsem, burnuma yosun kokusu gelse, sen ve şehrim geliyorsunuz aklıma. Şehrime kavuşmam yakın. Peki ya sana?
Çiçek açan ağaçlarda sen varsın. Cıvıldaşan kuşlarda sen.
Ne zaman dalıp gitsem ufku seyrederken, çok uzaklara gittiğimi sanıyorum. Aslında o kadar da uzağa gidemiyorum. Aklımla kalbimin arası bu kadar uzak olmamalı. Kalbim, beynim, gözlerim. Beni sana yaklaştıran. Beni senden uzaklaştıran. Kalem, kağıt, telefon. Beni sana anlatan. Anlatmaya çalışan.
Ne zaman ‘biz’ kavramını düşünsem, ‘biz’ olabildik mi acaba? diye soruyorum. İki monolog bir diyalog etmiyor ne yazık ki… ‘Biz’ olabilmek için sen ve ben olmalıyız. Birlikte. Sen hep varsın bende. Acaba ‘biz’ miyiz?
Sana sadece şunu söylemek isterim –başta söylüyorum sonda söylemem gerekeni ya– Senden kopamadım. Ne zaman penceremden dışarı baksam, masmavi gökyüzü altında yeşeren kırları, tomurcuklanan kır çiçeklerini görsem sen geliyorsun gözümün önüne. Umuda kanat çırpan bir kelebek, kozasını delen bir kelebek, hepsi sen.
Düşen cemrede sen varsın. İşte bak bugün yenigün. Bahar geldi. Kapıma koşuyorum hemen sen geldin diye.
Ne zaman bir su kenarından geçsem, burnuma yosun kokusu gelse, sen ve şehrim geliyorsunuz aklıma. Şehrime kavuşmam yakın. Peki ya sana?
Çiçek açan ağaçlarda sen varsın. Cıvıldaşan kuşlarda sen.
Ne zaman dalıp gitsem ufku seyrederken, çok uzaklara gittiğimi sanıyorum. Aslında o kadar da uzağa gidemiyorum. Aklımla kalbimin arası bu kadar uzak olmamalı. Kalbim, beynim, gözlerim. Beni sana yaklaştıran. Beni senden uzaklaştıran. Kalem, kağıt, telefon. Beni sana anlatan. Anlatmaya çalışan.
Ne zaman ‘biz’ kavramını düşünsem, ‘biz’ olabildik mi acaba? diye soruyorum. İki monolog bir diyalog etmiyor ne yazık ki… ‘Biz’ olabilmek için sen ve ben olmalıyız. Birlikte. Sen hep varsın bende. Acaba ‘biz’ miyiz?
0 yorum:
Yorum Gönder