Bildiğiniz gibi 1 Mayıs'ta İstanbul'da yaşananlar korkunçtu. Polisin şiddet kullanımı, emekçilerin direnişi. Bütün bunlar bana şunu düşündürdü ki, iktidar emekçilerden korkuyor! Yaşanan bunca olayı başka türlü açıklayamıyorum. En azından şimdilik bu böyle.
'Taksim ısrarı olmasaydı bütün bunlar yaşanmazdı.' diyenler var. Yani yaşananların tek sorumlusu Taksim'de olmak isteyen işçiler, emekçiler mi? Yanıt evetse ben de diyorum ki bu koca bir YALAN!
Dayanak noktası olarak ele alınan Hak-İş'in Ankara'da, Türk-İş ve KESK'in İzmir'deki olaysız kutlamalar olunca işler daha da karışıyor. İzmir'de yapılan kutlama bana o kadar plansız programsız geldi ki. Şöyle anlatayım, Konak tarafından Gündoğdu Meydanı'na ilerleyen gruplar, ki en önde Eğitim-Sen vardı, alana giriş yaptıklarında ortada ne TMMOB ne de Türk-İş vardı. Kalabalık bir yandan alana girerken bir yandan da alanı terk ediyordu yani. Hani bir toplantıdan çok bir geçit töreni gibiydi.
Bir de başta üç büyük konfederasyon olarak Taksim kararlılığında görünen DİSK, KESK ve Türk-İş'ten sadece DİSK bu kararlılığı sürdürebildi. Sonra ne oldu? Hak-İş, Ankara'da kutlama yaptı, Anıtkabir'e ziyarette bulundu. Kamuoyuna olaysız bir kutlama yapılabileceğini gösterdi sanki. Olan yine DİSK'e oldu. Sanki öcüymüş gibi, herkes doğru da bir tek onlar hatalıymış gibi bir izlenim oluştu.
Halbuki işlerin çığrından çıkmasına sebep, bana göre Başbakan'ın o, talihsiz de demeye dilim varmıyor ya, 1 Mayıs öncesi yaptığı 'ayaktakımı' açıklaması. Bir iktadarın işçisini, emekçisini bu derece korku öğesi yapmasını anlamlandıramıyorum.
İyi ya da kötü, bir şekilde olanlar oldu. Yapmamız gereken yaşananlardan ders almak, bir daha böyle olaylara meydan vermemek.
Gelecek 1 Mayısların gerçek bir bayram gibi yaşanması dileğiyle...